Fine People Community’i bir marka olarak yaratma fikri, hepimizi hayatlarımızda şimdiye kadar en çok zorlayan pandemi döneminde doğdu.  

Bu dönemde belki de ilk kez tam anlamıyla içimize döndük ve çevremizdekilerle, içinde olduğumuz toplumla, doğayla, canlılarla ve asıl evimiz olan Dünya’yla bağlantılarımızı gözden geçirmeye başladık. Tüm bunlar bize sevgi, aidiyet, güven ve öz şefkat gibi ‘gerçek' ihtiyaçlarımızı ve tüm bu ihtiyaçlarımızı nasıl da bitmeyen bir tüketimle doldurmaya çalıştığımızı anlamamızı sağladı.     

 O zaman dedik ki, mutlaka başka bir yol vardır.. Hem ihtiyacımız olanı tüketirken, hem de içinde olmaktan besleneceğimiz, bize kendimizi iyi hissettirecek bir topluluk oluşturabiliriz.

Çünkü hepimiz aynı gemideyiz. Ve Hubert Reeves’in dediği gibi ‘’Eğer doğa ile savaşımızı kazanırsak sonunda biz kaybedeceğiz.’

O yüzden markamızdaki «Fine», her anlamda «iyi olma» halinden ve iyi hissetmekten geliyor. Üretimlerimizdeki tüm kumaşlarımızı sadece organik sertifikalı ve saf kumaşlardan seçtik ve alınan her ürünün başka bir iyiliğin yapılmasını sağlayacağı şekilde bir sosyal sorumluluk projesi kurguladık.

İşte o hayallerimizdeki topluluğun bir araya geldiği yer tam da burası;

Fine People Community.

Aynı senin gibi, bizimle aynı rüyayı görenlerle; kendisine, diğerlerine, tüm yaşayan canlılara ve ana yuvamız olan dünyaya değer verenlerle bir arada olmayı hayal ettiğimiz yerdeyiz.  

Fine People Community adına,
Bahar Akbulut